top of page

Evde Kal Ekonomisi'ne Hoş Geldiniz


Joseph Pine ve James Gilmore’un 1998 yılında yayınladıkları makale ile deneyim ekonomisi dünyasına giriş yaptık. Bu dünya insanların artık ürünlere veya servislere değil, deneyimlere para ödediklerini söylüyor. Rekabetin hemen hemen her sektörde yoğun olduğu bugünlerde ürün, fiyat veya kaliteyle kendilerini farklılaştıramayan firmalar müşterilerinde yarattıkları deneyimlerle farklılaşmaya ve hayatta kalmaya çalışıyor. Deneyim ekonomisinin ardından, onun bir sonucu olarak, Uber, Airbnb, BlaBlaCar gibi firmaların öncülük ettiği paylaşım ekonomisi hayatımıza girdi. Buna göre insanlar artık satın almak istemiyor. Ürün veya servisleri kullanırken ihtiyaçları olacak kadarını, ihtiyaçları oldukları zaman aralığında kullanmak ve sadece bunun için para ödemek istiyorlar. Yeni kuşak parasını ihtiyaç durumunda ev veya araba kiralamaya harcayıp kalan parasıyla sırt çantasını alarak dünyayı gezmek, bir diğer deyişle yeni deneyimler kazanmak istiyor.

Bugünlerdeyse ne yazık ki sadece milenyum kuşağı değil, kimse sırt çantasıyla dünyayı gezebilecek durumda değil. Tüm dünyada etkisini gösteren Covid-19 nedeniyle evlere kapanmış durumdayız. İşte tam bu noktada yeni bir ekonomi daha doğdu: Evde kal ekonomisi. Evde zaman geçirdikçe kendimize şu soruları sormaya başladık: “Dışarıda yaşadığım deneyimleri evde yaşamaya devam edebilir miyim? Evetse nasıl?” Gelin, birkaç ana başlıkta evde kal ekonomisinin gelişimini inceleyelim.

Sosyalleşme. Fiziksel olarak birbirimize yakın olamadığımız bu günlerde yine dijital çözümler imdadımıza yetişti. Güvenlik sorunlarına rağmen salgın öncesinde günlük 10 milyon kullanıcısı olan Zoom uygulaması 1 Nisan’da bu sayıyı 200 milyona, 23 Nisan’da ise 300 milyona çıkardı. Firmanın hisse senedi değeriyse 1 Şubat’a göre yüzde 122 oranında artmış durumda. Dijitalde de olsa sosyalleşmeye ve arkadaşlarımızla buluşmaya devam etme eğilimindeyiz. Şirketler de bu eğilimin farkında olup yeni uygulamalar geliştirmeye yöneldi. Örneğin Netflix, müşterilerinin diğer insanlarla birlikte dizi/film izleyememesinden yola çıkarak “Netflix Party” uygulamasını ortaya çıkardı. Bu sanal partide bilgisayarınıza indirdiğiniz bir tarayıcı eklentisi yardımıyla arkadaşlarınızla aynı anda dizi/film izleyebiliyor, dilerseniz sohbet özelliğini de kullanarak anlık yorumlarınızı paylaşabiliyorsunuz.

Eğlence. Dışarıda giderilemeyen eğlence ihtiyacı da evlere taşınmış durumda. İlk akla gelen oyun konsolları için ne yazık ki biraz geç kaldınız. Mart ayının ilk haftasında normal fiyatlara satın alabileceğiniz bu ürünleri Mayıs ayının ilk haftasında ancak iki katı fiyata satın alabiliyordunuz. Arz-talep dengesinde talep her geçen gün artıyor. Kiralama seçeneğini de bulmak hemen hemen imkansız. Bu durum da insanların mobile ve mobil oyunlara daha çok yönelmesini sağladı. 2020’nin ilk çeyreğinde Google Play’den yapılan mobil oyun indirme sayısı 2019’un aynı dönemine göre yüzde 38’lik artışla 10,3 milyara ulaştı. Apple Store’da ise artış yüzde 35 oranında oldu ve mobil oyun indirme sayısı 3 milyara çıktı. Formula 1 yarışlarının eğlencesi de sanal ortama taşındı. Formula 1 yönetimi seyircileri ertelenen yarışlardan mahrum bırakmamak için pilotların da yer aldığı sanal yarışlar düzenledi.

Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz ve kalan 5 maddeyi (Spor, Seyahat, Kültür-Sanat, Hobi, Alışveriş) inceleyebilirsiniz. Sadece e-posta adresinizi vererek ücretsiz olarak Harvard Business Review Türkiye Blog'a üye olabilirsiniz. Keyifli okumalar.

Sosyal Medyada Takip Edin

  • Black Facebook Icon
  • Black Twitter Icon
  • Black Instagram Icon
  • LinkedIn - Black Circle

Yeni Yazıları Takip Edin

Son Paylaşımlar

Etiketler

bottom of page